Pedodonti – Çocuk Diş Hekimliği

Pedodonti (Çocuk Diş Hekimliği), 0-13 yaş grubu çocukların süt ve daimi dişlerinin sağlıklı olarak korunmasını, çürük, travma, kalıtımsal ve benzeri etkenlerin bu dişlerde oluşturduğu sorunların giderilmesini amaçlayan bir anabilim dalıdır. Pedodonti, bebeklik çağından itibaren çocukların ağız-diş sağlığını ve çene-yüz bölgesi gelişimini takip ve tedavi eden, aynı zamanda koruyucu önlemleri de içine alan diş hekimliği dalıdır. Pedodontistler bu dönemde bebek, çocuk ve gençlerin ağız diş sağlığı gereksinimlerine göre önleyici ve tedavi edici her türlü tedavi ve koruyucu uygulamaları gerçekleştirmektedirler.

  • Ağız-Diş Bakımı ve Beslenme Önerileri
  • Çocuk Protezleri
  • Diş Çekimi
  • Diş Çürüğünden Koruyucu ve Önleyici Uygulamalar;   Fluorid Jeli, Fluorid Verniği, Fissür Örtücü
  • Diş Travmalarının Tedavisi
  • Endodontik Tedaviler (Kanal Tedavileri, Ampütasyonlar)
  • Kötü Ağız Alışkanlıklarını (Parmak Emme, Tırnak Yeme, Dudak Isırma vb.) Durdurmaya Yönelik Tedaviler
  • Süt ve Genç Sürekli Dişlerde Restoratif Tedaviler (Dolgular)
  • Yer Tutucular

İlk muayeneye nasıl hazırlanılmalı?

Çocuklarda ilk diş hekimi deneyiminin olumlu geçmesi için problemler başlamadan önlem alınmalıdır. Bu nedenle bebeklikte ilk diş sürmesini takip eden 1 yıl içinde muayene randevusu alınması önerilmektedir. Daha ileri dönemlerde diş hekimiy le tanışacak çocuk hastalarda ise bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir:

  • Diş hekimi muayenesi ile ilgili video, animasyon vb. izlemek, kitaplar okumak, evde oyuncaklarla diş sayma oyunu oynamak gibi etkinlikler hazırlanma aşamasında yardımcı olacaktır. 
  • Randevu alırken çocuk hastaların daha dinç ve keyifli oldukları saatleri tercih etmek iş birliklerini kolaylaştıracaktır.
  • Ebeveynler kendi kaygılarını çocuklara yansıtacak davranışlardan kaçınmalı, olumsuz deneyimlerini çocuklarla paylaşmamalıdır. Aksine motive edici bir tutum sergilemelidirler fakat bunu yaparken tedavi ihtiyacı olan bir dişin her zaman ilk randevuda çözüme kavuşamayabileceğinin bilincinde olmalı ve çocuk üzerinde baskıcı olmamalıdırlar.
  • Ebeveynler, korkutma amaçlı olarak çocukları “diş hekimine götürme” veya “iğne yaptırma” ile tehdit etmemelidirler. Bu tür davranışlar ne yazık ki önyargı ve kaygıyı artırmaktadır.

Bebeğimin ilk diş muayenesini ne zaman yaptırmalıyım?

Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation-WHO) ve Amerikan Pediatrik Diş Hekimleri Birliği ilk diş hekimi muayenesinin ilk diş çıktıktan sonra yapılmasını (genellikle 6 ay – 1 yaş arasında) önermektedir.

Bir yaş muayene için çok erken değil mi?

Pediatrik diş hekimlerinin öncelikli görevi; çocuklarınızı diş çürüklerinden korumaktır. Erken yaşta yapılan bu ilk muayenede amaç; sizlere bebeğinizin dişlerinin çürümesini önlemek için neler yapmanız gerektiğini göstermek ve düzenli aralıklarla sizi kontrollere çağırarak diş sağlığını kontrol etmektir.

İlk diş hekimi muayenesinden önce dikkat etmemiz gerekenler nelerdir?

  • Tedavi öncesinde yapılmasından çok yapılmaması gerekenler daha büyük önem taşımaktadır.
  • Tedavi öncesinde çocuğunuza “korkma, hiç acımayacak” gibi cümleler kurmayın. Bu tür cümleler çocukların bilinçaltında acıyabileceği fikrini doğurabilir.
  • Çocuğunuza diş randevusundan sonra hediye ile ödüllendirmeyin. Ödüllendirme çocuğunuzun işlemi zor bir işlem olarak algılamasına neden olur.
  • Çocuğunuza geçmişteki diş hekimi koltuğundaki iyi veya kötü deneyimlerinizden bahsetmemeniz daha yararlı olacaktır.
  • Çocuğunuza; eğer doktora gitmezse dişlerinin daha çok çürüyeceği ve sonrasında iğne yapılıp çekilmek zorunda kalabileceği gibi korkutucu cümleler kurmayın. Çünkü tüm bu korkuttuğunuz işlemler bir gün çocuğunuzun gerek duyabileceği tedaviler olabilir.
  • Diş hekiminin dişlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapmayacağı konusunda da çocuğunuza söz vermeyin. Bırakın çocuğunuz ve hekimi ilk randevu için yapılacaklara beraber karar versinler.

İlk çocuk diş hekimi ziyaretinde neler yapılır?

  • Pedodontistlerin ilk diş muayenesindeki amacı; ayna ve ışık yardımıyla çocuğun tüm dişlerine bakarak var olan sorunları ve tedavi alternatiflerini ailesiyle paylaşmak, en önemlisi de beslenme ve koruyucu uygulamalar hakkında ebeveynleri bilgilendirmektir. Bu işlemleri yaparken kullanılan tüm el aletleri çocuğunuza anlatılır, ne işe yaradıklarını gösterilir ve bazı aletleri onların kullanmasına izin verilebilir. Pedodontistlerin bu yaklaşımı diş hekimi fobisi kırılmaya çalışılır.

Çocuğumu tedavi seanslarına getirirken neler yapmalıyım?

  • Çocuğunuzu tedavi randevularına özellikle anne-baba olarak sizlerin getirmesini tercih ediyoruz.
  • Çocuğunuzu tedavi randevusuna aksi söylenmediği sürece mutlaka tok getiriniz.
  • Diş tedavilerini çok uyumlu olarak yaptıran çocuklar, yoruldukları ve sıkıldıkları zaman bir anda çok uyumsuz olabilirler. Bu durum, sonraki randevularını da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle çocuklarınıza ve hekiminize daha çok işlem yapılması yönünde ısrar etmeyin.
  • Çocuğunuz tedavi olurken ona “acıyor mu? yoruldun mu?” gibi motivasyonlarını bozabilecek sorular yöneltmeyin.

ÇOCUKLARDA FİSSÜR UYGULAMASI

Süt ve daimi azı dişlerimizin çiğneyici yüzeylerindeki girinti ve oluklara ”fissür” denir. Bu bölgeler hem arka grup dişler olması ile hem de temizlenmesi zor ve yiyecek birikimi yüksek alanlar olduğundan, çürüğe en elverişli diş bölgeleridir. 

Fissür Örtücü nedir?

Fissür dediğimiz bu girinti ve olukların jel gibi bir materyalle doldurulup özel ışıkla sertleştirilmesi işlemidir. Bir çeşit dolgudur. Koruyucu tedavi olarak geçer. 

Hangi dişlere yapılabilir?

Süt azı dişlerine, daimi küçük azı ve büyük azı dişlerine yapılabilir.

Kaç yaşından itibaren uygulanabilir?

3 yaşından itibaren (bütün süt dişlerinin sürmüş olduğu yaş) uygulanabilir.

Kalıcılığı ne kadardır? Tekrar yaptırmak gerekir mi?

Süt dişlerine yapılanlar dişler düşene kadar kalır. Daimi dişlere yapılan uygulamalarda aşınmalar minik kırılmalar harici süresiz kullanımı mümkündür. Düzenli kontrollerde; aşınma, minik kırıklar, düşmeler hekim tarafından düzeltilir veya yenilenir.

Zor bir tedavi midir? Çocuklar tarafından tolare edilebilirliği nedir?

Ağrı, acı olmadığından ve çoğu zaman dişlerden mekanik aşındırma bile yapılmadığından oldukça kolay bir tedavidir. İşlem süresi kısadır. Küçük çocuklara bile çok rahatlıkla uygulanabilir. 

Pahalı bir tedavi midir?

Fissür örtücüler normal dolgulara oranla daha az maliyetli işlemlerdir. Koruyucu ve önleyici bir tedavi olduğundan ilerde oluşabilecek diş sorunlarını önleyebileceği için de uygun maliyetli bir tedavi seçeneğidir.

FLUORİD (FLOR) UYGULAMASI

Fluorid diş minesini güçlendiren, çürük yapıcı bakterilerin yapısını bozan ve öğünler sonrası oluşan asit ataklarına karşı diş minesinden mineral kaybını engelleyen doğal bir bileşiktir. Yerel fluorid uygulaması koruyucu bir tedavi olup, jel kıvamında yüksek düzeyde fluorid içeren bir preparatın diş yüzeylerine fırça ile uygulanmasını ifade etmektedir.

Çocuğumun fluorid uygulamasına ihtiyacı var mı?

Muayenede hastanın yaşı, çürük sayısı ve yeni çürük oluşturma riski, beslenme biçimi gibi etkenler göz önünde bulundurularak fluorid tedavisinin gerekliliğine ve uygulama sıklığına karar verilmektedir.

Fluorid uygulaması güvenli midir?

Muayenehane koşullarında ve düzenli olarak yapılan fluorid uygulaması tamamen güvenlidir ve koruyuculuğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 

Fluor uygulamasının amacı nedir?

Mine’nin yapı taşını fluor ile güçlendirerek diş yapısını çürüklere karşı daha dirençli hale getirmek amaçlanır.

Hangi dişlere fluor uygulaması yapılır?

Fluor jel uygulaması tüm dişlerin tüm yüzeylerine uygulanır.

Fluor jel kimyasal mıdır, yan etkisi var mı?

Doğru şekilde uyguladığında hiçbir yan etkisi yoktur.

Fluor jel uygulaması ne kadar süre etkili?

Fluor jel uygulaması çocuğunuzun bulunduğu çürük risk grubuna göre 4 ile 6 ay etkilidir. Bu sürelerin sonunda tekrarlanması gerekir. Böylece belli bir süre sonunda, her yeni gelen diş gurubuna gerekli miktarda fluoru depolanmış olacaktır.

Fluor uygulaması nasıl yapılır?

Fulor jel uygulamasında, özel olarak hazırlanmış fluor preparatlarını tükürükten arındırılmış diş yüzeylerine özel fırçası yardımıyla sürülür.

Fluor uygulaması ne kadar sürer?

Fluor uygulaması yaklaşık 5 dakika süren oldukça basit bir koruyucu tedavidir.

Fluor jel uygulaması sonrasında nelere dikkat etmek gerekir?

Uygulama sonrasında 1 saat yeme içme yapılmaz. 24 saat ise süt ve süt ürünleri tüketilmez. Dondurma ve çikolata dâhil.

Süt ürünleri tüketilirse ne olur?

Uygulamanın etkisi zayıflar. Çocuğunuza bir zarar vermez.

Fluor uygulaması yaptırmazsak ne olur?

Çürüğe karşı koruyucu, diş yapısını güçlendirici bir uygulamadan mahrum kalmış olur.

Çocuğumun dişi düşmeden yeni diş geldi!

Çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durum olan, daimi dişlerin süt dişleri düşmeden sürmesi, aslında sanılanın aksine çok endişelenilecek bir durum değildir. Genellikle alt ön bölgede kesici dişlerde bu durumla karşılaşılır. Süt dişinin çekimi sonrası daimi diş, çene gelişimi ve dilin itimiyle beraber olması gereken pozisyona kendiliğinden gelecektir. Ancak geç kalınan vakalarda düzelme kendiliğinden olmayıp ortodonti tedavi gerekebilir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda vakit kaybetmeden pedodontistinize başvurmanız yeterlidir.

ÇOCUKLARDA DİŞ ÇÜRÜMESİ

Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluştururlar. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve diş çürüğünün başlamasına neden olmaktadırlar.

Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Diş çürükleri mutlaka ihmal edilmeden ve ilerlemeden tedavi edilmelidir. Süt dişleri geçici bir dönem ağızda bulundukları için anne ve babalar tarafından genellikle nasıl olsa bu dişler değişecek düşüncesi ile pek önemsenmez. Ancak unutulmamalıdır ki süt dişlerindeki çürükler, daha sonra gelecek kalıcı dişlerin gelişimlerini etkileyerek gerilerine zarar verebilirler.Çocuklarda 6 yaşında ilk kalıcı dişlerin sürmesi ile başlayan ve yaklaşık 12 yaşında tüm süt dişlerinin düşmesi ile tamamlanan dönem karışık dişlenme dönemi olarak adlandırılır. 6 yaş çocukların henüz ağız hijyenini çok iyi sağlayamadıkları bir yaştır, buna rağmen çocukların ağzında ömür boyu kullanacakları ilk daimi dişleri ağızdadır. Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu ve beslenme bozukluğuna yol açar. Zamanında tedavi edilmeyen çürük dişler çekilmek zorunda kalır ve ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk, çekilmedikleri zaman da genel sağlık problemlerine (romatizma, kalp rahatsızlıkları,…) sebep olacaktır.

Çocuklarda Diş Çürüklerinin Nedenleri ve Tedavisi

Çürüğe Ne Sebep Olur?

Çocuğunuzun ağzındaki bakteriler doğal olarak oluşur ve plak adı verilen yapışkan bir madde oluşturur. Bu plak, dişlerini kaplayabilir ve çocuğunuz yemek yedikçe plaktaki bakteriler asit oluşturur. Bu asit ise sert diş minesini aşındırarak çürüklere neden olur. Şekerli ve nişastalı gıdaların fazla tüketimi ve sonrasında yetersiz diş fırçalama çürük oluşumunu arttırır. Sebze, meyve, süt, peynir gibi vitamin, mineral yönünden zengin besinlerin beslenme düzeninde daha çok yer almasına dikkat edilmeli. Çocuklar, doğru fırçalama ile etkili bir ağız diş sağlığına kavuşmak için yeterli el becerisine sahip olmadıkları için mutlaka ebeveyn kontrolünde olmalı ve yardım almalıdırlar.

Çürük Belirtileri Nelerdir?

Çocuğunuzda diş hassasiyeti, ağrı veya kalıcı ağız kokusu varsa dişlerinde çürük olabilir. Çürüğü bazen tebeşirimsi beyaz bir yama veya dişin koyu lekesi olarak görebilirsiniz. Çocuklar genellikle, diş çürüğünün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamaz ve ağrı ancak dayanılamayacak düzeye geldiğinde fark ve şikayet ederler. Bu durumda çürük artık ilerlemiş olup, çocuk ilk diş hekimi ziyaretini şiddetli ağrı ve endişe ile gerçekleştirmiş olur ki bu durum gerek diş hekimleri gerekse anne babalar için oldukça zor bir sürecin başlangıcı olur.

Çocuklarda Diş Çürüğünün Önlenmesi

Çürük önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada bu deneyimi yaşamayan çok az insan vardır. Çocuklar ağız diş sağlığına yeterince dikkat edemeseler de ağız bakım alışkanlığını geliştirmek, ailenin tutumu, kararlılık ve düzenli pedodontist kontrolleri ile kolay ve etkili bir şekilde sağlanabilir. Süt dişleri kalıcı dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle daha kolay ve hızlı çürürler. Bakteri ve şekeri ağızdan uzaklaştırarak çürükten korunmanın en temel yolu diş fırçalamaktır. Çürük oluşumunda beslenme alışkanlıkları kadar gıda artıklarının ağızda kaldığı süre de önemlidir. Gün içinde her gıda tüketiminden sonra diş fırçalama imkanı bulunmasada en azından çalkalamak, bu da mümkün değil ise su içmek iyi bir tedbir olacaktır.Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra anne ve babanın kontrolü önemlidir.

Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilememiştir. Ancak çürük sayısını, dişleri koruyarak ve güçlendirerek azaltmaya yönelik bazı dolgu malzemeleri günümüzde kullanılmaktadır. Bunlardan en yaygın kullanımı olan fissür örtücü denilen malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçük azı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan fissür adı verilen oluklarda başlar. Fissür örtücüler, bu olukların üzerini kapatarak, o bölgeye mikrop, yemek artıklarının sızmasını engelleyip çürük başlamasını önlemiş olur. Fissür örtücüler aynı zamanda içerdikleri florid iyonu ile dişlerin yapılarının kuvvetlendirilmesine de katkı da bulunur. Bu işlem, tüm süt azılarına, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçük azı dişlerine, aynı zaman da yetişkinlerde yüksek çürük risk grubunda yer alan kişilere de uygulanabilir.

Çürüğü engellemenin başka bir yolu da tropikal fluorid uygulaması ile dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Fluorid dişlerin çürümesini önleyen, dişlerin yapısını kuvvetlendiren bir elementtir. Fluorid diş macunlarının içinde bulunduğu gibi bazı besin maddelerinde de bulunur. Fakat çocuklar çoğu zaman dişlerini fırçalarken diş macununu yuttukları için çocuk macunlarında fluorid ya bulunmaz yada çok düşük miktarlarda bulunur. Dolayısı ile çocuklar dişlerinin çürüğe karşı direnç kazanabilmeleri için yeterli fluorid alamamış olurlar. İşte böyle durumlar için profesyonel topikal florid uygulamaları yapılmaktadır. Profesyonel topikal fluorid uygulaması sadece diş hekimleri tarafından kullanılabilen bir yöntemidir. Topikal fluorid uygulaması yalnız dişleri çürümeye meyilli çocuklarda değil tüm çocuklarda güvenle uygulanır. Bu sayede yeterli miktarda fluorid dişler üzerine depolanır ve dişlerin yapısı güçlendirilerek çürüğe karşı dirençli olur.

ÇOCUKLARDA DİŞ RENKLENMESİ

Diş renklenmeleri kalıcı dişlerde veya süt dişlerinde görülebilmektedir. Özellikle ön dişlerdeki renklenmeler hem ebeveynlerde hem de çocuklarda estetik kaygıya sebep olmaktadır. Günümüzde çocuk ve ergenlerde görsel algının giderek artması sebebiyle kimi zaman psikolojilerinin olumsuz etkilenmesine, özgüven eksikliğine ve sosyal çevreden soyutlanmalara neden olabilmektedir. Renklenmeler kahverengi – siyah, sarı – turuncu, veya yeşil – gri renklerde görülebilir. Zaman zaman çürük görüntüsü ile karıştırılabilen bu renklenmelerin sebebinin belirlenmesi, tedavisi ve gerekli önlemlerin alınması konusunda en kısa zamanda bir çocuk diş hekimliği uzmanına danışılmalıdır.  

Dişlerde renklenmeler neden olur?

Renklenmelerin pek çok nedeni olabilmekle beraber en sık rastlanan nedenler; ağız hijyeninin yetersiz olması, demir ilaçlarının kullanımı ve bazı renk veren bakterilerin ağız içinde artmasıdır. 

Siyah –  kahverengi renklenmeler neden olur?

Çocuklarda en sık rastlanılan renklenmelerdir. Ülkemizde 5 ila 13 yaş arası çocuklarda yapılan çalışmalarda bu tip renklenmelerin görülme sıklığı yaklaşık olarak %17 olarak hesaplanmıştır. Yani okul çağındaki yaklaşık her beş çocuktan birinde bu durum gözlenmektedir. Genel olarak diş etlerine yakın bölgelerde, diş etine paralel şekilde, noktasal veya bant formunda görülmektedir. Sıklıkla tükürüğün yıkayıcı etkisinden faydalanamayan üst ön dişlerde görülür. Renk veren bakterilerin ağız içindeki artışına bağlı olarak görülmektedir. Bu bakteriler kromojen bakteri olarak adlandırılmaktadır. Kromojen bakterilerin ürettiği kimyasallar tükürük ya da diş eti sıvısının içeriğindeki demir ile birleştiği taktirde bu tip renklenmeler meydana gelmektedir. Dolayısı ile demir içeren ilaçların kullanımı renklenme görülme ihtimalini artırmaktadır. Yapılan çalışmalara göre renklenme görülen çocuklarda 

Gri – yeşil renklenmeler neden olur?

Gri, kahverengi veya yeşil renklerde görülebilen bu tip diş renklenmelerine genellikle üst çene ön süt dişlerinde rastlanılmaktadır. Erkeklerde kızlardan iki kat daha fazla görülen bu tip renklenmenin sebebi, süt dişlerinin sürmesi esnasında diş yüzeylerinde kalan doku artıklarıdır. Diş yüzeylerini saran ve Nasmyth zarı adı verilen bu yapının zamanla  parçalanarak diş yüzeyinden tamamen uzaklaşmadığı durumlarda, kromojen bakterilerin bölgede üremesi sonucunda bu tip renklenmeler meydana gelmektedir.

Sarı – turuncu renklenmeler neden olur?

Ağız hijyeninin yetersiz olduğu durumlarda, diş etine yakın bölgelerde görülen renklenme tipidir. Üst veya alt ön dişlerde daha sık gözlenmektedir. Beslenme bozukluğu olan çocuklarda genellikle bu tip renklenmeye rastlanılmaktadır.

Diş renklenmeleri nasıl tedavi edilir?

Dış kaynaklı renklenmelerin nedeni ve türü belirlendikten sonra tedavisi yapılabilir. Genellikle fluorid içeren patlarla detaylı bir temizleme (politür) ile renklenmeler giderilebilmektedir. Bazı durumlarda ultrasonik temizleme cihazlarına da başvurulabilir. Ancak tedavinin etkili olabilmesi için devamında günlük ağız bakımına özen gösterilmelidir. Renklenmeye neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması için gerekli öneriler hekiminizce ayrıntılı şekilde verilecektir. 

Nasıl önlem alabilirim?

İlk olarak çocuğun ağız hijyeni en iyi şekilde sağlanmalıdır. Kontrol muayenelerinde, yaşlara göre ağız bakımının ne şekilde yapılacağının bilgisi ayrıntılı şekilde verilecektir.

Ebeveynlerden veya kardeşlerden bakteriyel geçişin olmaması için yeme-içmede ortak eşyalar kullanılmamalı, emzik veya biberonun hijyenine dikkat edilmelidir. Çocuğun dudaktan öpülmesi gibi alışkanlıklar da renklenme yapan bu bakterilerin bulaşmasına neden olacaktır.

Demir preparatları sebebiyle oluşan renklenmelerin tekrar oluşmaması için ilaç verildikten hemen sonra su içirilmeli veya ağız çalkatılmalı, ardından dişler fırçalanmalıdır. Hekiminiz ile görüşüp, ilacın değişiminin mümkün olup olmadığı danışılabilir. 

Renklenme mi, çürük mü?

Özellikle siyah renklenmelerde bu iki durumun görüntüsü sıklıkla birbiriyle karıştırılabilmektedir. Özellikle hassasiyet veya ağrı söz konusu olduğunda en kısa sürede bir çocuk diş hekimliği uzmanına başvurmanız gerekmektedir. Çürük tedavisi gereken durumlar söz konusu olabilir.

Peki dişin içindeki renklenmeler için ne yapılmalı?

Bahsettiğimiz dış kaynaklı renklenmeler dışında, kimi zaman dişin iç yapısında da farklı renklenmeler görebilmekteyiz. Bu renklenmeler kullanılan ilaca (özellikle tetrasiklin), yüksek oranda fluor alımına, genetik rahatsızlıklara veya başka sebeplere bağlı olarak gelişebilmektedir. Tanı ve tedavi amaçlı ayrıntılı muayene gereklidir.

ÇOCUKLARDA DİŞ KIRILMASI

Çocuklarda diş kırıkları özellikle yaz aylarında en çok karşılaştığımız dental travmaların başında gelir. 

 

Böyle bir durumda ailelerin yapması gereken ilk şey pa nik yapmadan çocuğun genel durumunu ve baş bölgesinde başka bir yaralanma olup olmadığını kontrol etmek olmalıdır.  travma alan bölgede varsa yabancı cisimler uzaklaştırılmalı kanama varsa o bölgeye temiz bir gazlı bezle hafif tampon yaparak kanamayı kısmen de olsa kontrol altına almaktır. Daha sonra kırık diş parçası bulunmalıdır. Bu parça ağız ortamından uzaklaşmış olabileceği gibi dudak gibi yumuşak dokulara da gömülmüş olabilir. Kırık diş parçası bulunup sütün içine konarak, en kısa sürede diş hekimine gidilmelidir. 

Diş hekimi yapacağı muayenenin ardından, eğer mümkünse dişin restorasyonunu kırık diş parçasını eski yerine yapıştırarak, eğer mümkün değilse ya da kırık parça bulunamadıysa dental materyallerden faydalanarak ilgili dişin  tedavisini yapar. Eğer kırık hattı dişin sinir dokusuna kadar uzandıysa kanal tedavisi gibi daha ileri tedaviler yapılabilir. Tedavi sonrasında diş hekimi ilgili dişi belirli aralıklarla klinik ve radyografik muayenelerle takip eder.

Diş tamamen yerinden çıktı

Çocuklarda dişin tamamen yerinden çıkması (avülsiyon) durumu en çok üst ön keser dişlerde görülür. Bu durumda, yapılması gereken en önemli ayrım süt keser diş mi yoksa daimi keser diş mi olduğudur. Daimi dişlerin tamamen yerinden çıkması durumunda en önemli faktör hızlı hareket etmektir. Yaralanmadan sonraki ilk 20 dakika oldukça mühimdir. Dişi bulup beyaz(kron) kısmından tutarak köke kesinlikle dokunmadan akan su altında diş iyice durulanır. Kanama olsa dahi diş bir an evvel yuvasına yerleştirilmelidir. Dişi yuvasında tutmak için üst ve alt ön dişlerin arasına bir gazlı bez veya temiz mendil yerleştirip ısırtılmalıdır. Dişi yerine yerleştiremiyorsak diş derhal soğuk sütün içine konup bir an önce bir çocuk diş hekimine başvurulmalıdır. Yerine yerleştirilecek olan dişin başarılı ve sağlıklı bir şekilde ağızda kalabilmesi için en kısa süre içerisinde (en fazla 1 saat içerisinde) doğru bir şekilde çocuk diş hekimine ulaştırılmış olması gerekir.
Süt dişlerin yerinden tamamen çıkması durumunda ise kesinlikle yerine yerleştirilmemelidir. Aksi takdirde altta yer alan daimi diş dokusunda büyük hasarlara yol açılabilir. Bunun yerine mevcut aralığı korumak amacı ile çeşitli yer tutucular planlanabilir. Bu durumda, çocuk diş hekimine başvurulmalıdır.

DİŞ GICIRDATMA

Tıp dilinde bruksizm olarak adlandırılan diş gıcırdatma, genellikle uyku sırasında dişleri farkında olmadan sıkarak veya birbirine sürterek yapılan bir eylemdir. Çocukların uyku sırasında, hatta bazı durumlarda gün içinde de dişlerini gıcırdatması, anne-babalar için endişe konusu haline gelebilmektedir.

Çocuklarda diş gıcırdatma neden olur?

Süt dişlerinin düşüp, kalıcı dişlerin sürdüğü dönemlerde çocukların çok şiddetli olmayan düzeyde diş gıcırdatması normal olarak kabul edilir. Özellikle süt köpek dişlerinin ve süt azı dişlerinin çiğneme yüzeylerindeki hafif aşınmalar, çenelerin de büyümesiyle birlikte yeni sürecek kalıcı dişlere yer açılması bakımından önem taşır. Yine, kalıcı dişlerin sürmesi sırasında diş etinde oluşan baskı, çevre dokulardaki sinir uçlarını ve çiğneme kaslarını uyarır. Bu şekilde oluşan diş gıcırdatmaları tüm kalıcı dişler sürdüğünde genellikle ortadan kalkar.

Çocuğumun diş gıcırdattığını duyabiliyorum. Acaba başka bir nedeni olabilir mi?

  • Diş gıcırdatmaya neden olan diğer etkenler arasında çocuğun genel sağlığını ve psikolojisini ilgilendiren durumlar yer alır.
  • Özellikle reflü, bağırsak paraziti gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları ve sinüzit, alerjik bronşit, astım gibi solunum yolu problemleri de diş gıcırdatmayı tetikleyebilir. 1-3 yaş arasında gözlenen diş gıcırdatmanın nedenlerinin sıklıkla bunlar olduğu düşünülmektedir. Daha büyük çocuklarda ise duygusal stres yaratabilecek faktörler (örn: yeni kardeşin gelmesi, anne-baba arasındaki anlaşmazlıklar, okul yaşamındaki problemler) de diş gıcırdatmaya neden olabilir. Şiddetli ve “yüksek sesle” diş gıcırdatma gözlenen çocuklarda bu etkenlerden söz edilebilir. Özellikle psikolojik problemlerin devam etmesiyle bruksizm ilerleyen yaşlarda çene eklemi problemlerine, yüz, baş ve boyun ağrılarına sebep olmaktadır.

 Çocuklarda diş gıcırdatmanın tedavisi var mıdır?

  • Çok basit olarak anlatmak gerekirse, çocuklarda diş gıcırdatmaya zemin hazırlayan etkenler ortadan kalktığında diş gıcırdatma da önemli ölçüde kaybolur.
  • Bu açıdan çocuğun diş gıcırdatma sıklığı ve şiddeti, teşhis edilmiş bir sağlık sorununun varlığı, varsa kullandığı ilaçlar hakkında detaylı bilgi alınması etkenin tespiti için önem taşır.
  • Ağız içi muayene sırasında önceden yapılmış dolgularda yükseklik tespit edildiyse, öncelikle bu dolguların düzeltilmesi gerekir. Diş gıcırdatmanın var olan sağlık sorunuyla ilişkili olabileceği düşünülüyorsa öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi gerekir. Tedaviyle beraber diş gıcırdatma da azalma gösterecektir. Diş gıcırdatmanın duygusal kaynaklı da olabileceği unutulmamalıdır. Aile çoğu zaman bu psikolojik durumun kaynağını fark etse de çok şiddetli durumlarda aile, psikolojik danışman ve diş hekiminin bir takım halinde çalışması gerekebilir. Bu süre içinde hazırlanacak geçici bir aparey (damaklık) diş gıcırdatmayı engelleyecektir.
    Diş gıcırdatma nedeniyle aşınma eğilimi gösteren diş yüzeylerine fluoridli ajanların uygulanması ile korunma sağlanır. Düzenli diş hekimi kontrolleri ve erken dönemde yapılan koruyucu uygulamalar ile ilerleyen yaşlarda diş gıcırdatmanın ve sebep olacağı eklem rahatsızlıklarının engellenebileceği unutulmamalıdır.

YER TUTUCU

Yer tutucu, çocuklarda kullanılan bir yöntemdir. Çeşitli nedenlerle süt dişi kaybı meydana gelir. Yeri boş kalan diş zemini çevresine tutucu adı verilen nesne yerleştirilir. Böylece yandaki dişlerin boşluğa kayması engellenmiş olur.

Yer Tutucu Çeşitleri

Sabit Yer Tutucu Apareyler

Sabit yer tutucular, hareket etmeyen, yapıştırıcı ile monte edilen metal tutucudur. Sadece hekim tarafından takılıp çıkarılabilir. 

Hareketli Yer Tutucu Apareyler

Hareketli yer tutucular, sabit tutucular gibi hekim tarafından takılmasına ve çıkarılmasına gerek kalmadan kullanılır. Temizliği ve bakımı da daha rahat yapılabilir. 
Hareketli yer tutucular, istenilen zamanda takılır ve çıkarılabilir. 

Her Süt Dişi Kaybında Yer Tutucu Gerekli midir?

Zamanından önce kaybedilen süt dişin altındaki daimi dişte kök oluşumu yarıyı geçmiş ise yer tutucuya ihtiyaç duyulmayabilir. Yine kapanış ilişkisine göre diş hekiminin yer tutucuyu gerekli görmediği durumlar olabilir.

Yer Tutucu Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

•    Yer tutucu kullanan çocukların ağız ve diş temizliğine özen göstermesi gerekir. Aksi halde bu aparey etrafında biriken besin yeni çürükler oluşturabilir.
•    İlk kullanılmaya başlanıldığı zamanlarda ağız içi yaraları gibi sorunlar oluşursa derhal hekime başvurulmalıdır.
•    Her gün düzenli olarak kullanılması önemlidir. Kullanıma ara verilmesi durumunda aparey ile ağız içi uyumu sekteye uğrayabilir.
•    Uyku öncesinde çıkarılarak temizlenmeli ve su içinde muhafaza edilmelidir. Uzun süre kuru kalırsa ağız ile uyumunu kaybeder.

Yer Tutucu Apareyler Ne Kadar Süre Kullanılır?

Erken kayıp süt dişleri için daha uzun zaman kullanılabilir. Daimi dişler yerine çıkana kadar yer tutucu aparey kullanılmalıdır. Erken kayıplarda yaş ilerlediği için çene yapısı büyür ve gelişir. Dolayısıyla yer tutucu dişe küçük gelebilir, mesafesi kısalabilir, genişleme veya daralma yaşanabilir. Bu gibi durumlarda hemen hekime gitmeniz gerekir. Yeni yer tutucu aparey yaptırılır. 

Yer Tutucu Takıldıktan Sonra Dikkat Edilecekler;

Yer tutucular takıldıktan sonra dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Bunlara dikkat edilmediği takdirde yer tutucu kullanımında sorun yaşanabilir.

•    Yer tutucular, el ya da dil ile ittirilip yerinden oynatılmamalıdır. 
•    Takılan dişlere zarar vermemesi için diş çevresi iyice dezenfekte edilmelidir.
•    Sabit yer tutucular hekim kontrolünde çıkarılır. Ancak hareketli yer tutucuları yemek yerken çıkarmanız yeterlidir. 
•    Kırılma, gerilme gibi durumlarda beklemeden değiştirilmelidir. 
•    Düzenli olarak dişler fırçalanmalıdır. 
•    6 ayda bir diş kontrolü yapılmalıdır. 

Yer Tutucu Aparey Faydaları

  • Yer tutucu aparey kullanımı çocukların diş gelişimi ve sağlıklı çiğneme fonksiyonlarını yerine getirmesi için önemlidir. 
  • Erken kaybedilen süt dişleri, yerinde boşluk bırakır. Bu boşluk alan korunmazsa yan dişler boşluğa kayar. 
  • Böylece çıkacak sabit dişin alanı daralır. Çıkması gereken yerden farklı bir alana kayar. Bu da çapraşık diş diziminin oluşumuna neden olur. 
  • Yer tutucu aparey bu oluşumu engeller. 
  • Dişlerin dizilimi normal seviyede kılar. 
  • Daimi dişlerin zarar görmesini engeller. 
  • Süt dişlerinin en önemli fonksiyonlarından biri, sürmelerine kadar altlarında bulunan daimi dişlerin yerlerini korumaktır. Süt dişlerin dökülüp daimi dişlerin çıkması çok hassas bir süreçtir ve bu süreçte yapılacak yanlış bir müdahale ileride ciddi boyutlarda ortodonti sorunlarına sebep olmaktadır. Bu sebeple süt dişlerinin korunması, çürüklerin önüne geçilmesi, erken kayıp yaşanması durumunda ise yerlerinin korunması özellikle diş estetiği açısından oldukça mühimdir.

FRENEKTOMİ

Dil ve dudak bağı normal olarak herkeste bulunan, dilin ağız tabanına ve dudağın diş etine tutunmasını sağlayan yumuşak doku bağlantılarıdır. Bunların normalden kısa ve kalın olması ise çeşitli sorunlar doğurabilir.  
Dilin ağız tabanına kısa ve kalın bir bantla bağlanmış olması, dilin hareketlerinin kısıtlanmasına neden olabilmektedir. Dilin ağız tabanına tamamen yapışık olduğu ciddi durumlar olabildiği gibi, herhangi bir sıkıntı ve kısıtlılık yaratmadığı durumlar da olabilir. Dil bağı bazen bebeklikten çocukluk dönemine geçişte gerileyip normal boyuta gelebilir. Yeni doğanlarda dil hareket ettirilemediği için emme ve beslenme problemlerine neden olabilen dil bağı; daha ileri yaşlarda konuşma bozukluklarına, ortodontik problemlere, alt ön dişlerde aralanma ve dişeti problemlerine neden olabilmektedir. Dudak bağı ise bebekte emme ve beslenme problemlerine neden olabilir, daha ileri yaşlarda, üst ön dişlerin sürmesinde sorunlara ve dişler arasında boşluk oluşmasına neden olabilir.

Dil bağının kısa olduğu nasıl fark edilir?

Dil bağının kısa ya da kalın olduğu durumlarda genellikle dilde hareket kısıtlılığı görülmekte ve dil dışarı çıkarılırken dil ucu “kalp” ya da “v” şeklini almaktadır. Daha ileri durumlarda, dil damağa doğru yukarı kaldırılamayabilir, dışarı çıkarılamayabilir ve dudaklara ulaşamayabilir. Bununda günlük hayattaki karşılığı çocuklarda dondurma yalamadaki yetersizlik  olabilir. Muayene sırasında dilin hareket kısıtlılığı göz önüne alınmakta, konuşma değerlendirilmekte ve bazı harfler kontrol edilmektedir. Söylenmekte en çok zorlanılan harfler genellikle “s” ve “r” harfleridir. Yeni doğanlarda ise bebeğin ağız ve dil yapısı muayene edilmektedir.

Dudak Bağının Kısa Olduğu Nasıl Fark edilir?

Dudak bağı ise üst ön iki diş arasında kalın bir bant şeklinde görünür. Çocuklar bazen diş fırçasını bu bölgeye değdirmekten çekinebilirler.

Frenektomi Tedavisi Nedir?

Dil bağının tedavi edilmesindeki en önemli sebep hareket kısıtlılığına bağlı konuşma bozukluklarıdır. Dil bağının tedavisi, cerrahi olarak bağın kesilmesi ya da lazerle dokunun kaldırılması şeklindedir. Dil ve dudak bağının lazer ile tedavisinde anesteziye ihtiyaç duyulmadan, sadece topikal anesteziyle ağrısız ve kanamasız bir şekilde doku alınabilmektedir ve işlem sonrasında dikiş atılmasına gerek olmamaktadır. Lazerle tedavi geleneksel yöntemlere göre daha konforludur, tedavi sırasında ve sonrasında daha az ağrı ve daha az beslenme, konuşma komplikasyonları görülmektedir. İyileşme de geleneksel yöntemlere göre daha hızlı bir şekilde olmaktadır. Konuşma ve harflerin doğru söylenebilmesi genellikle kendiliğinden düzelmektedir. İyileşme sürecinde, öncesinde hasta ile birlikte çalışılan dil egzersizleri yapılmalı, gerekli durumlarda bir konuşma terapistine danışılmalıdır.

Frenektomi Tedavi Zamanlaması Nasıl Olmalı?

Dil bağının kısa, kalın ya da yapışık olduğu fark edildikten sonra en kısa zamanda alınmasını önermekteyiz. Böylece dilde yapısal değişiklikler, beslenme ve yutma problemleri, diş ve diş eti problemleri, konuşma problemleri ortaya çıkmadan ya da ciddileşmeden önlenebilmektedir. Dil bağının alınması için herhangi bir yaşı beklemeye gerek yoktur. 4-5 yaş civarı bebek yutkunmasının bırakıldığı ve konuşmaya başlama ve harfleri tam olarak çıkarabilme dönemi göz önüne alındığında bu yaş aralığı idealdir. Dudak bağının alınması için en az 10 yaşına kadar hasta takip edilmeli ve üst köpek dişlerinin çıkması beklenmelidir. Çünkü çok erken yapılan dudak bağının alınması skar dokusu oluşmasına sebep olabilir. Bu yapı, daha sonra yapılacak diestema kapatılmasına engel teşkil edebilir. Üst ön dişler arasındaki boşluk köpek dişlerinin sürmesine rağmen kapanmadıysa o zaman bağın alınmasına kesin olarak karar verilir.

ÇOCUKLARDA DİŞ KAPLAMASI (KURON)

Kuron uygulaması nedir?  

Halk arasında kaplama olarak bilinen kuron uygulamaları, çok fazla madde kaybı olan, birden fazla yüzeyinde çürük bulunan ya da yapısal olarak güçsüz olan dişlerde tercih edilen, tüm dişi şapka gibi saran bir uygulamadır. 

Süt dişlerine uygulanabilir mi?

Süt dişleri için özel üretilen prefabrike (hazır) kuronlar vardır. Zamanla gelişmekle beraber 1950’lerden beri çocuklara uygulanmaktadır. Dişte gerekli hazırlık yapıldıktan sonra hem azı hem de kesici dişlere kuron uygulanabilmektedir. Prefababrike oldukları için herhangi bir ölçü işlemine gerek duyulmadan kısa süre içinde uygulanabilmektedir.

Dolguya göre ne gibi avantajları vardır?

Kanal tedavisi, amputasyon gibi işlemler görmüş madde kaybı çok olan dişlerde uygulandığında dolguya göre çok daha uzun ömürlüdür. Doğal dişi taklit ettiği için diğer dişlerin kontakt noktaları ile daha uyumludur. Çiğneme sırasında fonksiyon görür. Daha sağlamdır. Doku dostu metallerden üretilmişlerdir. Dişi tümü ile sardıklarından dişin başka bir yüzeyinden çürümesi gibi bir sorunla karşılaşılmamaktadır. 

Süt dişi sallanıp düşecek, peki kuronlar ?

Kuronlar dişlerin üstüne yapıştırıldığı için, dişlerin düşme zamanları geldiğinde dişle beraber düşecektir. Ayrıca bir işlem uygulanmasına gerek yoktur. 

Hangi durumlarda kuron uygulanır?

  • Çürük süt ve kalıcı dişlere amputasyon ya da kanal tedavisi yapıldıktan sonra diş dolgusu yerine,
  • Biberon çürüğünün (erken çocukluk çağı çürükleri) tedavisinde,
  • Travma ile oluşan kırıkların tedavisinde,
  • Süt dişi altındaki sürekli dişlerdeki germ eksikliği olduğu durumlarda,
  • Genetik ya da çevresel faktörlerin sebep olduğu defektli dişlerin tedavisinde,
  • MIH’ lı dişlerin tedavisinde,
  • Atrisyon, abrazyon ya da erozyon nedeni ile madde kaybına uğramış 
dişleri korumak ve restore etmek amacı ile 

Süt dişleri için tek çeşit kuron mu vardır ?

Hayır! Hem materyal hem marka hem görünüm olarak onlarca çeşit kuron vardır. Çocuk diş hekimliğinde en sıklıkla kullanılan kuronlar Paslanmaz çelik kuron: En eski, dünyada en sık kullanılan, en dayanıklı kuron çeşididir. Uygulaması kısa sürer. Metal olduğu için gri renklidir. Bu nedenle arka dişlerde sıklıkla kullanılmaktadır.  Zirkonyum kuronlar: Son yıllarda, diş tedavilerinde estetik beklentinin artması ile doğal diş renkli zirkonyum kuronlar kullanılmaya başlanmıştır. Hem kesici hem azı dişlerinde tercih edilmektedir. Ağız dokuları ile uyumu mükemmeldir. 

ÇOCUKLARDA GENEL ANESTEZİ

Diş çürüğü, bulaşıp yayılabilen, kronik ve enfeksiyöz bir hastalıktır. İlerleyen ve kontrol edilebilir düzeyi geçmiş olan diş çürükleri, ağrı, abse, yüz şişliği gibi semptomlara sebep olabilir. Bu durumda dişler fonksiyonlarını yeteri kadar yerine getiremez ve temel ihtiyaçlarımızdan olan yemek yemeye engel olur. İlerlemiş durumda olan çürükler çocuğun iştahında azalmaya neden olur. Ayrıca çürüğün neden olduğu abse ve ağrı sebebi ile çocuğun diğer bir temel ihtiyacı olan uyku düzeni bozulur. Bu gibi fiziksel ve fonksiyonel etkilerinin yanı sıra psikolojik etkileri de göz ardı edilmemelidir. Özellikle ön dişlerde oluşan çürükler çocuğun sağlıklı bir şekilde gülüp, konuşmasına ve sosyalleşmesine engel olabilmektedir. Kısacası diş çürüğünün tedavisi geciktirilmemeli ve ertelenmemelidir. 
Genel anestezi, diş tedavilerini yapmak için başvurulan yöntemlerden bir tanesidir. Genel anestezi uygulaması, diş doktoru ve anestezi uzman doktorunun hastane ortamında ekip çalışması ile gerçekleştirilir. Genel anestezi öncesinde çocuk, anestezi uzmanı tarafından muayene edilip yapılan tahlilleri değerlendirilir. Çocuğun genel anesteziye uygunluğuna muayene sonrası anestezi uzmanı tarafından karar verilir. Çocuğun operasyona hazırlanması, uyutulması, operasyon sırasındaki kontrolü, operasyon sonrası uyandırılması, iyileşme ve toparlanma durumu anestezi uzmanı ve ekibi tarafından gerçekleştirilir. Çocuğun uyuduğu zaman aralığında diş tedavileri diş doktoru ve ekibi tarafından tamamlanır. Genel anestezi sırasında dişlerin gereken bütün tedavileri ve korumaları yapılır. Amaç; ağız ortamındaki leke, çürük ve enfeksiyonun tamamının tedavi edilmesidir. Genel anestezi altında diş tedavileri yapılan çocukların sonrasındaki süreçte doktorun uygun gördüğü düzenli aralıklarla kontrol muayenesine gelmesi, ağız hijyenine ve beslenme düzenine dikkat etmesi çok önemlidir. yılda en az 3 kere yapılması gereken kontrol muayeneleri sırasında, çocuğun beslenme düzeni ve ağız hijyeni hekim tarafından değerlendirilir. Aynı zamanda basit işlemler ile çocuğun koltuk uyumu sağlanıp, diş tedavilerine karşı olan kaygısının yenilmesi amaçlanır. Yeni çürük oluşmasının ve aynı süreçlerin tekrar etmesinin önlenmesi amacı ile de kolayca uygulanabilen koruyucu uygulamalar yapılır. Genellikle genel anestezi sonrasında dişlerinin tedavi edildiğini ve artık sorun olmadığını gözle gören çocuklarda kaygı kendiliğinden geçmektedir. Daha özgüvenli ve rahat bir şekilde diş doktoru koltuğunda otururlar. Genel anestezi sonrası diş çürükleri tedavi edilen çocuklarda sıklıkla karşılaştığımız bir diğer durum, dişler fonksiyonunu yerine getirmeye başladığı için hızlı bir şekilde iştah açılması ve kilo alımıdır. 

Kimlere uygulanabilir?

Klinik ortamda (diş doktoru koltuğunda) diş tedavilerini yapmak için gerekli uyumu gösteremeyen, doktorun ilk muayeneden başlayarak uyguladığı davranış yönlendirme tekniklerine olumlu cevap veremeyen ve daha öncesinden gelişen diş doktoru fobisini yenemeyen, çürüklerin seviyesi ve gereken tedavinin yoğunluğunu tolere edemeyecek yaş ve davranışta olan çocuklarda bu yönteme başvurulur. Aynı zamanda kronik sistemik rahatsızlığı klinik ortamda tedaviyi riskli kılan, öğürme refleksi olan veya sendromu (otizm, down sendromu vb.) sebebi ile klinik ortamda diş tedavisinin mümkün olmadığı çocuklarda da genel anestezi yöntemine başvurulur. 

Ne zaman uygulanır?

Klinik ortamda gerçekleştirilen, çocuk ve doktorun tanıştığı ilk muayene seansı sonrasında genellikle genel anestezi seçeneği hemen karar verilip başvurulan bir yöntem değildir. Öncelikle çocuğun koltuk uyumu doktor tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirme birkaç seans alabilir. Genel anesteziye karar verirken hekim, çocuğun kaygı seviyesini ve çocuğun üzerinde yarattığı psikolojik baskıyı, çürüklerin kontrol edilebilir ve takip edilebilecek düzeyde olup olmadığını, öğürme refleksini, klinik ortamda yapılan tedavi sırasında risk taşıyabilecek sistemik rahatsızlığı ve sendromunu değerlendirir. Aile ile iş birliği halinde götürülmesi gereken bu süreçte ailenin, hekimin uygun gördüğü seans aralıklarına uyum sağlaması ve sabırlı olması çok önemlidir. Birkaç seans alabilen değerlendirme sonrasında, klinikte diş doktoru koltuğunda tedavinin mümkün olmadığı çocuklarda genel anestezi yöntemine başvurulur.